Taht ve devlet aklının karşı karşıya geldiği anlar yeniden şekillenirken, Mehmed’in başında bulunduğu sarayda yeni bir fırtına tozu kaldırır. Sultan Mehmed, geleceği belirleyecek kararlar için harekete geçer; Sadrazam Mahmud Paşa ise eski dostu Zağanos Paşa’yı yeniden divana dahil ederek gücün dengelerini kendi lehine çevirme arayışında derinleşir. Ancak bu hamle, sarayın iç dinamiklerini altüst eder ve Şehabeddin Paşa’sı üzerindeki baskı artarken Mehmed’in iki eski lalası arasındaki güven bağı yeniden sınanır.
Gizli bir geçmişin karanlık sırrı gün yüzüne çıkmak üzeredir. Öte yandan Şehzade Beyazıd, babasının buyruğuyla Gülperi Hatun’la siyasi bir evlilik gerçekleştirse de, kalbindeki Julia’nın gölgesi bu evliliği ilk anından itibaren bir hesaplaşmaya dönüştürür. Gülperi’nin babası Karamanoğlu İbrahim Bey’e yazdığı gizli mektuplar, sarayda yaklaşan felaketin habercisi olarak yankılanır.
Pontus topraklarında ise Vlad ve Karatuğlar, kutsal emanetlerin izinde ölümle yarışır; bu emanetler sadece bir inanç simgesi değildir, dinlerin ve imparatorlukların kaderini değiştirecek güç taşımaktadır. Ancak Komnenos’un Papaz John’la kurduğu gizli ittifak ve Vlad’ın sakladığı sırlar, bu arayışı kanlı bir hesaplaşmaya sürüklüyor. Bu esnada Karamanoğulları Beyliği’ne sefer kararı alınsa da Pontus’tan gelen haberler her şeyi altüst eder. Kutsal emanetlerin Avrupa’ya geçme tehlikesi, yeni bir Haçlı ittifakının doğabileceğini düşündürür. Mehmed ise kararlarını yeniden gözden geçirir; önce seferi erteleyip sonra beklenmedik bir adım atar.