Bir zamanlar duvarların arasına sıkışmış adımların yankısı, yetimhane ve hapishanelerin sertliğiyle büyüyen İskender için yolunu yalnızca kas gücüyle çizdi. Hayatın attırdığı her darbeye cesurca karşı koyan bu adamın asıl savaşı, dışarıdaki kavgaların ötesinde, iç dünyasında saklıydı.
Bir gün yolculuğu, Ege’nin kavurucu ışıkları altında saklı bir cennet parçası olan Arafköy’e düşer. Bu masalsı köy, İskender’in omuzlarına yüklenen geçmişin ağır yükünü ve kalbindeki derin boşluğu gözler önüne serer. Burada, kendi kâmil olma sürecinde, uzun zamandır aradığı sevgi ve aidiyetin ipuçlarını toplamaya başlar. Ayşecik’in saf sevincinin kırıntıları, Oltacı Bayram’ın dinginliği ve Aylak Adem’in sessiz bilgeliği ile Doktor Gönül'ün şefkati, İskender’in buz tutmuş kalbini yavaşça eritmeye başlar.
Ancak Arafköy, sadece bir sığınak değildir; burada herkes kendi iç savaşını verir ve İskender’in soruları çoğaldıkça geçmişin gölgeleri daha da belirginleşir. Bilinmeyen sırlar yüzeye çıktıkça, kendisiyle yüzleştiği bu sıradışı mekân, daha büyük bir bilmeceyi gün yüzüne çıkarır. İskender’in dönüşüm yolculuğu, bu esrarengiz kasabada yeniden yazılacaktır.